Muris muvazaası nedir?
Muvazaanın özel bir türünü oluşturan muris muvazaası, miras bırakanın mirasçılarından malının bir kısmını veya tamamını, onları miras haklarından tamamen veya kısmen yoksun bırakmak maksadıyla, muvazaalı işlem kurarak devretmesidir. Yargıtay, vermiş olduğu bazı kararlarında muris muvazaası davasını "Habil ve Kabil Davası" olarak nitelendirmiştir. Muris muvazaasının arkasında yatan birçok sebep vardır, bunlardan en yaygın olanı bazı kesimlerce erkek evladın kız evlattan üstün tutulması, kadın erkek eşitliğine riayet edilmemesi ve kız evlattan mal kaçırmak amacıyla muris muvazaasına yönelmektir.
Muris muvazaası mirasçılardan mal kaçırmak amacını taşır. Genellikle tapuda görünen işlem satış, gizlenen işlem ise bağışlama sözleşmesidir, satış sözleşmesinin amacı bazı mirasçılardan mal kaçırmaktır. Muris muvazaasından söz edebilmek için mal kaçırma kastının her somut olayda belirlenmesi gerekmektedir. Nitekim Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/2844 E. 2018/2440 K. Sayılı kararıyla "Somut olayda, davalı ...'in, annesi olan mirasbırakanın tüm ihtiyaçlarını karşılaması, özellikle engelli kardeşi ......e ölene kadar bakması nedeniyle minnet duygusu ile taşınmazın kendisine temlik edildiğini savunduğu, tanık beyanlarından ve tüm dosya kapsamından davalının gerçekten de hem annesinin hem de engelli kardeşinin ölümlerine kadar bakımlarını üstlendiği sabittir. Hemen belirtilmelidir ki; satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin (bir başka ifade ile malın bedelinin) ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği kabul edilmelidir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29.04.2009 günlü 2009/1-130 sayılı kararı). Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 günlü 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır. O halde, yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde mirasbırakan ...... Yumurtacı'nın gerçek irade ve amacının diğer mirasçıdan mal kaçırma olmadığı, kendisine ve kızına özenle bakan oğlu davalıya minnet duyguları ile çekişmeli taşınmazları temlik ettiği, temlikin, bakım, hizmet ve emek karşılığı gerçekleştirildiği kabul edilmelidir. Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." şeklinde karar vererek, mal kaçırma kastının olmaması durumunda muris muvazaasının da olamayacağına hükmetmiştir.
Muris muvazaasına dayalı Tapu İptal ve Tescil davası
1-) Davanın tarafları
Davacı: Muvazaalı işlem, görünürdeki sözleşme (satış) tarafların gerçek iradelerine uymadığından, bağış sözleşmesi de hukukumuzda ön görülen şekil şartlarına uymadığından geçersiz sayılacaktır. Bu durumda, saklı paylı olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen bütün mirasçılar dava açarak tapu iptal ve tescil talebinde bulunabilirler. Buradaki mirasçılar kapsamına atanmış mirasçılar da dahildir. Mirası reddeden kişinin muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davası açmasında hukuki yararı bulunmadığından mirası reddeden kişi bu davayı açamacayktır.
Davalı: Muris muvazaasında davalı muvazaalı işlem sonucunda kendisine kazanımda bulunulan kişi yani muvazaalı devrin olduğu olayda malı elinde bulunduran, tapuda malik olarak gözüken kişidir.
2-) Muris muvazaasının ispatı
Uyuşmazlığın doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi için mirasbırakanın mal kaçırma kastının duraksamaya yer verilmeyecek biçimde ortaya çıkarılması gereklidir. Bunun için ülkenin gelenek ve görenekleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı tarafın alım gücünün bulunup bulunmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki taşınmazın değeri arasındaki fark, davalı taraf ile mirasbırakanın arasındaki kişisel ilişki gibi hususlar değerlendirilmelidir.
a-) Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi karşılığı yapılan devirde muris muvazaasının ispatı
"Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa,irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir.Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez;akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 01.04.1974 gün ve 1/2 Sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir." - YGHK 2008/1-636 E. 2008/650 K.
3-) Muris muvazaasından kaynaklı Tapu İptal ve Tescil davasında süreler
Muris muvazaasından kaynaklı Tapu İptal ve Tescil davası herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmayıp her zaman açılabileceği tartışmasızdır.
4-) Muris muvazaasına dayalı Tapu İptal ve Tescil davasının sonucu
Muvazaalı işlemin tespitinden sonra muvazaalı işlem geçersiz kılınmakta ve taşınmaz terekeye dönmektedir. Bir örnekle açıklamak gerekirse mirasbırakanın kızından mal kaçırıp taşınmazını oğluna devrettiğini varsayalım, davanın kabulü durumunda başkaca mirasçı olmadığını farz edersek taşınmaz terekeye dönecek ve her iki kardeş de 1/2 oranında yani eşit oranda taşınmaz üzerinde hak sahibi olacaklardır. Ayrıca Muris muvazaasına dayalı olarak açılan Tapu İptal ve Tescil davalarında kurulacak olan hüküm açıklayıcı nitelikte olup muvazaalı işlem yapıldığı tarihten itibaren geçersiz sayılacak, iptal hükmü geriye etkili olarak sonuç doğuracaktır.
Gizli bağışlarda muris muvazaasının koşulları oluşur mu?
Mirasbıkaran bazı hallerde mirasçılardan mal kaçırmak kastıyla mirasçılardan birisi veya üçüncü bir kişiye bedelini kendisi ödeyerek bir taşınmaz alıp taşınmazı aldığı kişi adına tescil edebilir. Bu gibi durumlarda mirasbırakanın bedelini ödeyerek bir üçüncü kişiden satım sözleşmesiyle almak için anlaştığı taşınmazı, tapu sicilinde yarar sağlamak istediği kişinin adına tescil ettirmesi durumunda muvazaadan söz edilemez. Gizli bağışlar muris muvazaası davasına konu olmasa da denkleştirme ve tenkis davalarına konu olabilir. Denkleştirme ve Tenkis davalarıyla ilgili hususlar için diğer makalerimize bakabilirsiniz.
Tapusuz taşınmazların devrinde muvazaa iddiası
Tapusuz taşınmaz, tapuya herhangi bir şekilde geçirilmemiş olan taşınmazlardır. Tapusuz taşınmazların sayısı çok az olmakla birlikte, bu taşınmazlar hukuken taşınır hükmündedir. Bu sebeple taşınırlara ilişkin devir şartları tapusuz taşınmaz için de geçerlidir. Tapusuz taşınmazın devir işlemi zilyetliğin devrinden ibarettir ve bu sözleşmeler hiçbir şekil şartına bağlı olmaksızın geçerlidir. Bu tür sözleşmeler hakkında muris muvazaası ilkelerinin uygulanmasına imkan yoktur çünkü görünürdeki işlemin arkasına gizlenen işlem geçerli olduğundan muvazaa iddiası ileri sürülememektedir. Ancak bu tür taşınmazlar için şartları varsa denkleştirme veya tenkis talep edilebilir. Denkleştirme ve Tenkis davalarıyla ilgili hususlar için diğer makalelerimize bakabilirsiniz.
Miras hakkınızın korunması ve adil bir paylaşım için hukuki destek almak isterseniz, bizimle iletişime geçebilirsiniz.